Konu:

Duyu bütünlüğü (duyusal işleme) ve Duyu Bütünleme Bozukluğu hakkındaki temel bilgileri anlayabilmek önemlidir. Duyuları, küçük çocuğun normal işleyişi esnasındaki duyusal işlemenin gelişim aşamalarını ve duyusal işlemenin kendiliğinden doğal olarak yolunda gelişmediği durumlarda ne olduğunu bilmeniz gerekir.

 

DUYULAR

 

Duyularımız, dünyada iş görebilmemiz için bize gerekli bilgileri verirler. İlk görevleri hayatta kalmamızı sağlamaktır. İkinci görevleri, bizim güvende olduğumuza emin olduktan sonra daha aktif ve sosyal yaratıklar olmamıza yardım etmektir.

 

Duyular, vücudumuzun hem içinden hem de dışından gelen uyaranlardan bilgi alırlar. Yaptığımız her hareket, yediğimiz her lokma, tuttuğumuz her obje, algılama sağlar. Herhangi bir aktivite yaptığımızda aynı anda birçok duyumuzu da çalıştırırız. Özellikle dokunma, vücut pozisyonu, hareket, görme, duyma ve koklama duyularının birlikteliği, aynı anda birden fazla duyunun bütünlenmesidir. Bu işlem, anahtar görevi görür ve bize neler olduğu, nerede, neden ve neyin önemli olduğu ve buna nasıl tepki vereceğimiz ya da bunu nasıl kullanacağımız hakkında bilgi verir.

 

Aktivite ne kadar önemli ise kullandığımız duyu sayısı da o oranda fazladır. Bu nedenle yemek yemek ve doğurmak gibi insan için en önemli iki aktiviteyi yaparken tüm duyularımızı kullanırız.

 

Duyularımız bazen çevredeki bir şeyin doğru olmadığı konusunda bizleri uyarır; tehlikede olduğumuzu hissederiz ve kendimizi koruyacak şekilde tepki veririz. Örneğin, bir tarantulanın boynumuzda yürüdüğünü hissedersek kendimizi savaş ya da kaç tepkisi ile koruruz. Böyle bir durumda, fazla uyarandan kaçmak ya da yanlış uyaran ile harekete geçmek ise doğaldır.

 

Bazen duyularımız bize her şeyin yolunda olduğunu söyler; güvende hissederiz ve hoşnutluk hissettiğimiz bu uyaranı tekrar tekrar isteriz. Örneğin, çikolataya batırılmış tek bir üzüm tanesinin lezzetinden o kadar memnun oluruz ki aynısından bir avuç yiyebiliriz.

 

Bazen sıkıldığımızda, gidip kendimize uyaran ararız. Örneğin, buz pateni yaparken düz bir hatta gitmeyi öğrendiğimizde, daha karmaşık figürleri öğrenmeye çalışırız.

 

Tüm duyular bir arada uyum içinde çalışmalıdır ki onlar işlerini iyi yapabilsinler ve biz de uygun tepkiler verebilelim. Beyin birçok uyaran ile beslenip iyi ve dengeli çalışırsa, hem beynimiz hem de biz, sorunsuzca işleriz.

 

İnsanlar hissettiklerinden çok daha fazla duyuya sahiptirler. Bazı uyaranlar vücudumuzun dışında, bazıları ise içinde meydana gelir. Bunlara dışsal ve içsel duyular diyoruz.



Dışsal Duyular

 

Vücudumuzun dışından gelen duyusal mesajları alan duyu sistemlerine dışsal ya da çevresel duyular denir. Bu duyulardan gelen bilgiye eksteroseptif duyular (dış duyarlı) denir ve bunlar en aşina olduğumuz beş duyumuzun adlandırılmış halidir.

 

• Taktil duyu (dokunma duyusu), derimiz ile bir şeye dokunma şeklinde bize bilgi sağlar

 

• Koklama ve tatma duyuları, burun ve ağız vasıtasıy-la, koku ve tat şeklinde bize bilgi sağlar.

 

• Görsel ve işitsel duyular, çevredeki görüntüler ve sesler ile, hiç temas olmaksızın gözler ve kulaklar va-sıtasıyla bilgi sağlar.

 

Dışsal duyularımızı farkındayızdır ve onlar üzerinde kontrolümüz vardır. Örneğin bir üçüncü sınıf fotoğrafına dikkatlice bakıp kendi çocuğumuzun yüzünü bulabiliriz. Telefon zili ile kapı zilini ayırt edebiliriz ya da akort edilmemiş bir keman sesi duyduğumuzda bundan rahatsız olup kulaklarımızı kapatabiliriz. Klavyedeki bir harfe parmağımızın ucuyla dokunabilir ya da ellerimizi ceplerimize sokabiliriz. Olgunlaştıkça, beyinlerimiz dışsal duyularımızı daha da rafine hale getirir ve böylece çevremizdeki dünyaya tatminkar bir şekilde tepki verebiliriz.



İçsel Duyular

 

Duyu kanallarını düşündüğümüzde, aklımıza ilk olarak dışsal duyular gelir. İçsel duyulara daha az aşinayızdır. Bu içsel duyular, bazen gizli, özel, yakın, bedensel-duyusal (somato-sensory - "soma", Yunanca'da "beden" demektir) ya da vücut odaklı duyular olarak da adlandırılırlar. Bu duyulara karşı daha bilinçsizizdir ancak onlar her zaman bizimledir ve bu duyusal kaynakları istesek de kapatamayız.



İnteroseptif duyu (iç organlardan gelen duyu), bizlere iç organlarımızdan gelen hisler ile alakalı bilgi verir. Kendine ait bir zihin ile, vücutlarımızı canlı tutar ve hayatta kalmak için gereklidir. Acıkma, susuzluk, hazmetme, vücut ısısı, uyuma, ruh hali, kalp hızı ve uyanıklılık hali gibi durumlarda işlevleri düzene koyar. Harekete geçmemiz gerektiğini (Yemek, içmek, tuvalete gitmek, kazağımızı çıkartmak gibi) fark edene kadar otopilot görevini yerine getirir. Birçok çocuğun yeterli interoseptif duyusu yoktur ve örneğin acıktıklarını ya da tuvalete gitmeleri gerektiğini hissetmeyebilirler.

 

Vestibüler duyu, başımızın dünyanın yüzeyine göre durumu, vücudumuzun uzayda hareketi ve dengemiz hakkında bize bilgi sağlar. Bilgiler, bize iç kulaktan ulaşır.

 

Proprioseptif duyu, vücut pozisyonu ve vücudumuzun parçalarının hareketi hakkında bize bilgi sağlar. Bilgi, kaslarımızı germemiz ve kasmamız ile edinilir.

 

Dr. Ayres taktil, vestibüler ve proprioseptif duyuların, kişilerin dünyadaki yerlerini hissedebilmeleri için ne kadar gerekli olduğunun altını çizmiştir. Sorunsuz işleyebilme ve çocukların sağlıklı gelişimi için bu üç duyu, ana temeli oluşturur. Bu duyular, otomatik olarak ve verimli şekilde çalıştığında çocuk, gözlerini, kulaklarını ve dikkatini dış dünyaya çevirebilir.

 

Tipik olarak, çocuk el değmemiş duyusal aygıtları ile doğar ve hayat boyu sürecek duyusal bütünleme işine hazırdır.

 

DUYU BÜTÜNLEME (DUYUSAL İŞLEME) NEDİR?

 

Duyu bütünleme, günlük yaşamda kullanmak üzere, kendi vücudumuzdan ve çevremizdeki dünyadan aldığımız bilgileri organize etme işlemidir. Duyu bütünleme dinamik, sürekli ve devirlidir. 

 

Dr. Ayres'e göre, "Sinir sisteminin yüzde 80'inden fazlası duyusal girdileri işleme ya da organize etme ile alakalıdır ve bu nedenle beyin, birincil duyu bütünleme makinasıdır." Beynimiz, duyuları etkin bir şekilde bütünlediğinde, biz de çevremize daha iyi hakim olabilir ve bunun için gerekli uyarlanır

tepkiler ile otomatik olarak tepki veririz. Uyarlanır tepkiler, yeni zorluklarla karşılaşmamıza ve yeni dersler öğrenmemize yardımcı olan hareketler ve düşüncelerdir. Kendimizi güvende hissettiğimizde ve tüm gücümüzü hayatta kalmaya harcamadığımızda duyuları, hareket etme, öğrenme, oynama, çalışma ve diğerleri ile ilişkilerimizden zevk alma gibi günlük insan işleri için kullanabiliriz.

 

Duyu bütünleme, alma, algılama, birleştirme, modülasyon, ayırt etme, postüral tepkiler ve pratiği kapsar. Bu işlemlerin hepsi, eş zamanlıdır. Karmaşık bir sistem olan bu alanlar daha sonraki yazılarımızda sizlerle paylaşılacaktır.